İngilizce öğrenirken karşınıza sık sık çıkan ve anlamları birbirine çok benzeyen iki kelime vardır: "enough" ve "sufficient". Her ikisi de "yeterli" anlamına gelse de, kullanım alanları ve vurguladıkları noktalar farklıdır. "Enough", daha günlük ve konuşma dilinde kullanılırken, "sufficient" daha resmi ve yazıda tercih edilir. "Enough", genellikle miktar veya nicelikten bahsederken kullanılır; "sufficient" ise gereksinimi karşılama anlamını taşır.
Örnek cümlelere bakalım:
- Enough: "I have enough money to buy that book." (O kitabı almak için yeterince param var.) Burada "enough", paranın miktarına odaklanır.
- Sufficient: "The evidence is sufficient to convict him." (Kanıt onu mahkum etmek için yeterlidir.) Burada ise "sufficient", kanıtın mahkumiyet için gerekli şartı sağlayıp sağlamadığına odaklanır.
Başka bir örnek:
- Enough: "Is there enough food for everyone?" (Herkes için yeterince yemek var mı?) Miktar sorusu.
- Sufficient: "The explanation was sufficient to clear up my doubts." (Açıklama şüphelerimi gidermek için yeterliydi.) Gereksinimi karşılama durumu.
Genellikle "enough", sayılabilir ve sayılamayan isimlerle kullanılırken; "sufficient", daha çok soyut kavramlarla kullanılır. Ancak bu her zaman böyle olmak zorunda değildir. Önemli olan, cümlenin genel anlamı ve vurguladığı noktadır.
İşte birkaç örnek daha:
- "She is old enough to drive." (Araba kullanacak kadar yaşta.)
- "He has sufficient experience for the job." (İş için yeterli deneyime sahip.)
- "There wasn't enough time to finish the project." (Proje tamamlamak için yeterince zaman yoktu.)
- "His explanation was not sufficient." (Onun açıklaması yeterli değildi.)
Happy learning!