Fortunate vs. Lucky: İngilizce'de İki Benzer Kelimenin Farkı

İngilizce öğrenen gençler için sıklıkla kafa karıştıran iki kelime "fortunate" ve "lucky" kelimeleridir. Her ikisi de şanslı olmak anlamına gelse de, aralarında ince bir fark vardır. "Fortunate", genellikle daha uzun süreli, planlı eylemlerin sonucunda elde edilen olumlu bir durum için kullanılır. "Lucky", ise beklenmedik, anlık bir şans olayını tanımlar.

Örnek cümlelere bakalım:

  • Fortunate: "I was fortunate to have found such a supportive mentor." (Destekleyici bir akıl hocası bulduğum için şanslıydım.)
  • Lucky: "I was lucky to win the lottery." (Piyangoyu kazanmak için şanslıydım.)

Gördüğünüz gibi, ilk cümlede, destekleyici bir akıl hocası bulmak, kişinin aktif çabalarının bir sonucu olabilir; bu yüzden "fortunate" daha uygun. İkinci cümlede ise piyango kazanmak tamamen şans eseri, beklenmedik bir olay; bu nedenle "lucky" daha doğru bir seçimdir.

Başka bir örnek:

  • Fortunate: "She was fortunate to escape the fire unharmed." (Yangından yara almadan kurtulduğu için şanslıydı.) Bu cümlede, yangından kurtulmak kişinin kendi çabalarına ya da bir dış faktöre bağlı olabilir, ama yine de şansı yüksek bir durumu tanımlar.
  • Lucky: "He was lucky to find a twenty dollar bill on the street." (Sokakta yirmi dolarlık bir banknot bulduğu için şanslıydı.) Bu olay tamamen şans eseri olup, herhangi bir eylemle bağlantısı yoktur.

Kısacası, "fortunate" daha planlı ve hak edilmiş bir şansı, "lucky" ise tamamen tesadüfi ve beklenmedik bir şansı ifade eder.

Happy learning!

Learn English with Images

With over 120,000 photos and illustrations