İngilizce'deki "ideal" ve "perfect" kelimeleri sık sık birbirinin yerine kullanılsa da, aralarında ince ama önemli farklar vardır. "Perfect," kusursuzluğu, hiçbir eksiğinin veya hatasının olmamasını ifade ederken, "ideal" daha çok özlediğimiz, ulaşmayı umduğumuz bir durum veya nesneye işaret eder. "Perfect" somut bir mükemmelliği tanımlarken, "ideal" daha çok soyut ve kişisel bir beklentiyi yansıtır.
Örneğin, "perfect score" (tam puan) derken, sınavda tek bir yanlışınızın bile olmadığını, yani kusursuz bir performans sergilediğinizi anlatırsınız. Türkçe karşılığı "tam puan" veya "kusursuz puan" olabilir. Ancak "ideal job" (ideal iş) derken, mükemmel bir işten ziyade, sizin için en uygun, size en çok tatmin sağlayacak işi kastediyorsunuz. Bu iş belki her açıdan mükemmel olmayabilir, ama sizin ihtiyaçlarınıza ve isteklerinize en uygun olanıdır. Türkçe karşılığı "ideal iş" veya "beni en çok tatmin edecek iş" olabilir.
Başka bir örnek olarak, "perfect weather" (mükemmel hava) demek, güneşli, bulutsuz, sıcaklığın tam istediğiniz gibi olduğu bir havayı anlatır. (Türkçe: "mükemmel hava"). Oysa "ideal weight" (ideal kilo) derken, kişinin sağlıklı ve mutlu hissetmesini sağlayan, beden yapısıyla uyumlu bir kiloyu, mutlaka tıbbi açıdan "mükemmel" bir kiloyu değil, kendi kişisel durumuna göre en uygun kiloyu ifade eder. (Türkçe: "ideal kilom", "sağlıklı kilom").
Bir diğer fark da, "perfect"in daha sık somut nesneler için kullanılması, "ideal"in ise soyut kavramlar veya uzun vadeli hedefler için daha yaygın kullanılmasıdır. "Perfect car" (mükemmel araba) ile "ideal partner" (ideal eş) cümlelerini karşılaştıralım. "Perfect car" belirli bir arabanın kusursuz olduğunu söylerken, "ideal partner" sizin için en uygun, arzu ettiğiniz özellikleri taşıyan bir partneri tanımlar.
Happy learning!