İngilizce'de "lift" ve "raise" kelimeleri çoğu zaman birbirinin yerine kullanılabiliyor gibi görünse de, aslında aralarında ince bir fark var. "Lift" genellikle bir nesneyi yukarı kaldırıp kısa bir süre sonra bırakmayı, dikey bir hareket etmeyi ifade ederken, "raise" bir nesneyi yukarı kaldırıp belli bir süre orada tutmayı veya bir şeyin kademeli olarak yükselmesini anlatır. Başka bir deyişle, "lift" daha çok kısa süreli ve fiziksel bir hareketi, "raise" ise daha uzun süreli ve daha geniş bir anlamı kapsar.
Örneğin, "I lifted the box" cümlesi, bir kutuyu kaldırıp bir yere koyduğunuzu anlatır. Türkçe karşılığı "Kutuyu kaldırdım" olur. Ancak, "I raised the flag" cümlesi, bayrağı direğe çekip orada dalgalanmasını sağladığınızı anlatır. Türkçe karşılığı ise "Bayrağı çektim" veya "Bayrağı diktim" olur. Bu örneklerde "lift" kısa süreli bir hareketi, "raise" ise daha uzun süreli ve sonuç odaklı bir eylemi ifade eder.
Bir başka örnek olarak, "He lifted his hand" (Elini kaldırdı) cümlesinde, kişinin elini kısa bir süreliğine kaldırdığını anlıyoruz. Ancak, "They raised the price of petrol" (Benzine zam yaptılar) cümlesinde ise, fiyatın yükseltilmesi, kademeli bir artış anlamına gelir, fiziksel bir kaldırma hareketi değil.
Daha da karmaşık hale getirmek için, bazı durumlarda bu iki kelime birbirinin yerine kullanılabilir gibi görünse de, bağlama göre en uygun kelimeyi seçmek önemlidir. Mesela, "lift your spirits" (moralini yükselt) ifadesinde "raise" kullanılamaz. "Lift" bu bağlamda, kişinin duygusal durumunu kısa süreliğine iyileştirmeyi ifade eder.
"The crane lifted the heavy steel beams." (Vinç ağır çelik kirişleri kaldırdı.) "The company raised its profits this year." (Şirket bu yıl karını artırdı.) "She lifted her chin proudly." (Gururla çenesini kaldırdı.) "They raised their children in a loving home." (Çocuklarını sevgi dolu bir evde yetiştirdiler.)
Happy learning!