İngilizce'de "look" ve "gaze" kelimeleri, her ikisi de "bakmak" anlamına gelse de, aralarında önemli bir fark vardır. "Look" daha genel bir bakıştır; kısa, hızlı ve belirli bir amaca yönelik olabilir. "Gaze" ise daha uzun, daha yoğun ve düşünceli bir bakışı ifade eder. "Gaze" genellikle hayranlık, şaşkınlık veya derin düşünceyle bakmayı anlatır. Kısacası, "look" hızlı bir bakışken, "gaze" uzun ve düşünceli bir bakıştır.
Örnek cümlelerle farkı daha iyi anlayalım:
"He looked at the clock." (Saate baktı.) - Bu cümlede, adamın saate kısa bir bakış attığını anlıyoruz. Belirli bir amaç için, saat kaç olduğunu görmek için bakmıştır.
"She gazed at the stars." (Yıldızlara bakakaldı.) - Bu cümlede ise, kadının yıldızlara uzun süre, hayranlıkla ve düşünceli bir şekilde baktığını anlıyoruz. Bakışının uzun sürmesi ve duygusal bir boyutu vardır.
"I looked for my keys." (Anahtarlarımı aradım.) - Bu cümlede "look" fiili, bir şey aramak anlamında kullanılmıştır.
"He gazed out at the ocean, lost in thought." (Okyanusa dalgın dalgın bakakaldı.) - Burada "gaze", düşüncelere dalmış bir şekilde, uzun ve yoğun bir bakışı tanımlar.
İşte birkaç farklı örnek daha:
"Look! A bird!" (Bak! Bir kuş!) - Ani ve kısa bir bakış.
"She gazed longingly at the distant mountains." (Uzaktaki dağlara özlemle bakakaldı.) - Duygusal bir yükü olan, uzun ve düşünceli bir bakış.
"The children looked at the painting with curiosity." (Çocuklar resmi merakla incelediler.) - Amaçlı ve dikkatli bir bakış.
"He gazed into her eyes, captivated by their beauty." (Gözlerinin güzelliğine kapılıp gözlerinin içine bakakaldı.) - Hayranlık ve büyülenme içeren uzun ve yoğun bir bakış.
Happy learning!