İngilizce'de "patient" ve "tolerant" kelimeleri sık sık karıştırılıyor çünkü her ikisi de sabırla ilgili anlamlar taşıyor. Ancak, aralarındaki ince farkı anlamak, İngilizcenizi daha doğru ve etkili bir şekilde kullanmanıza yardımcı olacaktır. "Patient" sabırlı olmak, bir durumun veya kişinin yavaşlığına, zorluğuna rağmen sakin ve anlayışlı kalmak anlamına gelirken, "tolerant" ise başkalarının farklı görüşlerine, inançlarına veya davranışlarına karşı hoşgörülü ve anlayışlı olmak anlamına gelir. Özetle, "patient" bir süreçle ilgiliyken, "tolerant" diğer insanlarla ilgilidir.
Örneğin, uzun bir kuyrukta beklemek zorunda kaldığınızda "patient" olabilirsiniz: "I was patient while waiting in the long line." (Uzun kuyrukta beklerken sabırlıydim.) Burada sabrınız bekleme sürecine yönelik. Ancak, arkadaşınızın farklı politik görüşlerine karşı anlayışlıysanız "tolerant" olursunuz: "I'm tolerant of my friend's differing political views." (Arkadaşımın farklı politik görüşlerine karşı hoşgörülüyüm.) Burada hoşgörünüz arkadaşınızın görüşlerine yönelik.
Başka bir örnek verelim: Hasta bir yakınınızın iyileşmesini beklerken sabırlı olmak ("patient") gerekir. "I need to be patient while waiting for my sick relative to recover." (Hasta akrabamın iyileşmesini beklerken sabırlı olmalıyım.) Fakat, farklı kültürlere karşı anlayışlı ve saygılı olmak ("tolerant") farklı bir durumdur. "We should be tolerant of different cultures and traditions." (Farklı kültürlere ve geleneklere karşı hoşgörülü olmalıyız.)
"Patient" kelimesini genellikle bir şeyin tamamlanması veya bir sürecin devam etmesiyle ilişkilendiririz. "The doctor was patient with the child during the examination." (Doktor muayene sırasında çocukla sabırlıydı.) "Tolerant" ise başkalarının farklılıklarını kabul etmekle ilgilidir. "She is tolerant of her neighbor's loud music." (Komşusunun yüksek sesli müziğine karşı hoşgörülüdür.)
Umarım bu örnekler, "patient" ve "tolerant" arasındaki farkı daha iyi anlamanıza yardımcı olmuştur.
Happy learning!