Throw vs. Toss: İngilizce'de İki Farklı Hareket

İngilizce'de "throw" ve "toss" kelimeleri, her ikisi de bir şeyi havaya fırlatmak anlamına gelse de, aralarında önemli nüanslar vardır. "Throw", genellikle daha güçlü ve daha uzak bir fırlatmayı ifade ederken, "toss" daha hafif ve kısa mesafeli bir fırlatmayı anlatır. "Throw" daha kasıtlı ve kontrollü bir hareket iken, "toss" daha rahat ve gelişigüzel bir harekettir.

Örneğin, bir beyzbol topunu uzak bir yere atarken "throw" kullanırız: "He threw the baseball to first base." (Birinci kaleye beyzbol topunu attı.) Ancak, bir madeni parayı havaya atarken "toss" kullanırız: "I tossed a coin to decide." (Karar vermek için bir para attım.)

Bir başka örnek olarak, ağır bir cismi uzak bir mesafeye fırlatırken "throw" kullanırken, hafif bir şeyi hafifçe havaya atmak için "toss" kullanırız. "She threw the heavy box across the room." (Ağır kutuyu odanın diğer tarafına attı.) "He tossed the keys onto the table." (Anahtarları masanın üzerine attı.)

Bazı durumlarda iki kelime de kullanılabilir, ancak anlamda hafif bir fark yaratır. Örneğin, "He threw/tossed the ball to his friend." cümlesinde ikisi de kullanılabilir, ancak "threw" daha güçlü ve daha uzak bir atışı, "tossed" ise daha hafif ve daha yakın bir atışı ima eder.

"The chef tossed the salad." (Aşçı salatayla oynadı/salatanın malzemelerini karıştırdı.) Bu örnekte "toss" kelimesi, salatanın malzemelerini karıştırmak için hızlı ve hafif hareketleri anlatmak için kullanılır. "Throw" kelimesi burada uygun olmazdı.

"He threw a punch at his opponent." (Rakibine yumruk attı.) Bu örnekte "throw" fiziksel bir saldırı anlamında kullanılır.

Happy learning!

Learn English with Images

With over 120,000 photos and illustrations