True vs. Accurate: İngilizce'de İki Benzer Ama Farklı Kelime

İngilizce öğrenirken bazen çok benzer anlamlara gelen kelimeler arasında takılıp kalabiliyoruz. "True" ve "accurate" kelimeleri de bu durumlardan biri. İkisi de doğru anlamına gelse de, kullanım alanları ve vurguladıkları noktalar farklıdır. "True" genellikle bir şeyin gerçek, doğru veya samimi olduğu anlamına gelirken, "accurate" bir şeyin kesin ve doğru bir şekilde ölçüldüğü veya bildirildiği anlamına gelir. Basitçe söylemek gerekirse, "true" daha çok bir olgunun doğruluğuna, "accurate" ise bir bilginin hassasiyetine işaret eder.

Örnek cümlelere bakalım:

  • True: "That's a true story." (Bu gerçek bir hikaye.)
  • Accurate: "The map is accurate." (Harita doğrudur/kesindir.)

İşte başka örnekler:

  • True: "He gave a true account of the events." (Olayların doğru bir anlatımını yaptı.) - "Olayların gerçek bir özetini verdi."

  • Accurate: "The scientist's measurements were accurate to within a millimeter." (Bilim insanının ölçümleri milimetre hassasiyetindeydi.) - "Bilim insanının ölçümleri milimetre hassasiyetinde doğruydu."

  • True: "Her statement was true, but not the whole truth." (Söylediği doğruydu, ama tüm gerçek değildi.) - "Söyledikleri doğruydu, ama gerçeğin tamamı değildi."

  • Accurate: "The clock provides an accurate time." (Saat doğru zamanı gösteriyor.) - "Saat doğru zamanı hassas bir şekilde gösteriyor."

Görüldüğü gibi, "true" daha çok genel bir doğruluktan bahsederken, "accurate" hassasiyet ve detay gerektiren durumlarda kullanılır. Bir şeyin "true" olması, aynı zamanda "accurate" olmasını garanti etmez; örneğin, gerçek bir hikaye tüm ayrıntılarıyla doğru olmayabilir. Ancak, bir şeyin "accurate" olması, genellikle onun "true" olduğunu da ima eder.

Happy learning!

Learn English with Images

With over 120,000 photos and illustrations