Uncertain vs. Unsure: İngilizce'de İki Benzer Ama Farklı Kelime

İngilizce öğrenirken bazen çok benzer görünen kelimeler arasında takılıp kalabiliyoruz. "Uncertain" ve "unsure" da işte bu kelimelerden ikisi. Her ikisi de "emin değil" anlamına gelse de, kullanım alanlarında ince bir fark var. "Uncertain" genellikle bir durumun, geleceğin veya bir sonucun belirsizliğini, tahmin edilemezliğini vurgularken, "unsure" daha çok kişinin kendi düşüncelerinde veya kararlarında tereddüt duymasını ifade eder. Bir diğer deyişle, "uncertain" dışsal bir belirsizliğe, "unsure" ise içsel bir belirsizliğe işaret eder.

Örnek cümlelerle daha iyi anlayalım:

  • Uncertain: "The future of the company is uncertain." (Şirketin geleceği belirsiz.) Burada şirketin geleceğiyle ilgili net bir bilgi yok; durum belirsiz.

  • Unsure: "I'm unsure about which dress to wear to the party." (Partiye hangi elbiseyi giyeceğimden emin değilim.) Burada kişi kendi kararı konusunda tereddüt yaşıyor.

İşte başka bir örnek:

  • Uncertain: "The weather forecast is uncertain; it might rain." (Hava durumu belirsiz; yağmur yağabilir.) Hava durumu tahmini kesin değil, belirsiz bir durum söz konusu.

  • Unsure: "I'm unsure if I should accept the job offer." (İş teklifini kabul edip etmeyeceğimden emin değilim.) Kişi kendi kararını verebilmek için tereddüt içinde.

Bir diğer fark ise "uncertain"ın daha çok durumları, olayları veya sonuçları tarif ederken, "unsure"ın daha çok kişilerin duygularını ve düşüncelerini ifade ettiğidir. Ancak bu kesin bir kural değil, bağlama göre kullanım değişebilir.

"Uncertain" genellikle daha resmi bir tonda kullanılırken, "unsure" daha günlük konuşmalarda tercih edilir.

İşte son bir örnek:

  • Uncertain: "The outcome of the election is still uncertain." (Seçim sonucu hala belirsiz.)

  • Unsure: "He was unsure of his ability to complete the task." (Görevi tamamlama yeteneğinden emin değildi.)

Happy learning!

Learn English with Images

With over 120,000 photos and illustrations