Urgent vs. Pressing: İngilizce'de İki Benzer Ama Farklı Kelime

İngilizce'de "urgent" ve "pressing" kelimeleri sık sık birbirinin yerine kullanılsa da, aralarında ince bir anlam farkı vardır. "Urgent" daha çok zaman açısından acil olan durumları tanımlar; hemen harekete geçilmesi gereken, geciktirilemeyecek olaylar için kullanılır. "Pressing" ise daha çok öneme ve ciddiyetine vurgu yapar; çözülmesi gereken önemli bir mesele olduğunu, belki de acil olmasa bile ihmal edilemeyeceğini belirtir. Kısacası, "urgent" zamanla, "pressing" ise önemle ilgilidir.

"Urgent" kelimesini düşünelim. Bir doktor randevusu acil bir durum olabilir ve bu durumu "urgent appointment" olarak adlandırabiliriz. Örneğin:

  • İngilizce: I have an urgent appointment with the dentist.
  • Türkçe: Diş doktoruyla acil bir randevum var.

Acil bir durumun bir başka örneği yangındır.

  • İngilizce: There is an urgent need to evacuate the building.
  • Türkçe: Binayı tahliye etmek için acil bir ihtiyaç var.

"Pressing" kelimesi ise daha çok önemi vurgulamaktadır. Örneğin, yaklaşan bir sınav önemlidir ve üzerine düşülmesi gereken bir konudur; acil olmayabilir ama ihmal edilmemelidir.

  • İngilizce: I have a pressing deadline for my project.
  • Türkçe: Projem için oldukça önemli/acil bir teslim tarihim var.

Bir başka örnek olarak, çözülmesi gereken önemli bir sorun verilebilir.

  • İngilizce: The economic situation is a pressing concern.
  • Türkçe: Ekonomik durum oldukça önemli/acil bir endişe kaynağıdır.

Gördüğünüz gibi, her iki kelime de önemli durumları tanımlar ancak vurgu noktaları farklıdır. "Urgent" zamanın aciliyetini, "pressing" ise önemini vurgular. Bazen ikisi de bir arada kullanılabilir, örneğin "urgent and pressing matter" (acil ve önemli bir mesele) gibi.

Happy learning!

Learn English with Images

With over 120,000 photos and illustrations